22 Temmuz 2009 Çarşamba

Canım bir film çekti... Ve...

Amerikan Filmi aşerdim. Sarışın kadın sarışın adam olmalı, romantik bişeyler olmalı diye daldım korsan film satmayan bir dükkana. Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi' ni aldım çıktım. Nasıl bir mutluluk nasıl bir huzur tatmin duygusu bu böyle... Hayatım boyunca yiyecek şeyler canı istemiş 10 dk da ne menüler saymış döktürmüş (söz ile malesef) biri olarak, bu hamilelik denen garip dönemde canımın film çekmesi, mekan çekmesi, sakız çekmesi inanılacak gibi değil...

2. Dünya savaşının bittiği gün bir bebek doğar ama yaşlıdır... Annesi doğumda ölür babası bebeği bir evin kapısına bırakır. Zenci kadın bebeği alır sahip çıkar... Dede olarak başlayan bir hayat, yaşlanmış sevgilisinin kollarında bebek olarak son bulur.

Hayat tersten böyle yaşanır. Detaylar ilgi çekici. Gençlik iksiri bulunsa, aşırı dozda kullanılsa ve panzehiri olmasa insan hayatı bu filmden farklı olmazdı...

Çok düşündürücü bir film değildi, sonuçta bilim-kurgu. Ama Brad Pitt vardı. Teknik vardı. Başka bir dünya vardı...


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bende seyrettim ve çok beğendim hayata tersten bakış da detaylar da çok ilginçti. Bayağıdır da film izlemeyince o gün çok hoş geçti.:)
Tabi arada kızımın uyanıp filmi pauselamalarımı saymazsak :)

Şimdi bol bol seyret sonra kesintisiz seyretmek zor.Gerçi insanın en çok sevdiği filmi başlıyor o da ayrı bir konu :))