13 Ekim 2009 Salı

27.Hafta... Bacak krampları, tatlı çeker bir gönül, bol iş, bol stres, bol hastalık...

Blog yazmayalı yine uzun zaman oldu. Aslında yazamamamın nedeni akşamları nete girmiyor olmam, gündüzleri ise kafamı kaşıycak vaktimin olmaması.

27. haftadayız, neredeyse 7 aylık olduk. Karnım artık kocaman. Meleğim içerde ne akrobatik hareketler yapıyor kimbilir. Şimdi bile bir yandan meleğimin hareketlerini izliyor, bir yandan da yazı yazmaya çalışıyorum :)

Dün gece ilk bacak krampı olayını yaşadım. Acayip bir acıyla uyanıp çığlık atamayacak kadar uykulu bir vaziyette nasıl geçtiğini hatırlamadan yine acı içinde uyuyakalmak deneyimini bizzat tecrube ettim. Klasik bir hamileyim... Klasiklere düşkünlüğüm yoktur, kısmette klasik hamilelik yaşamak da varmış :) Hafta hafta hamilelik yazılarını okuyorum da, psikolojik midir nedir aynen yaşıyorum yazılanları. Bir klasik harikası oğlum benim :)

Kayınpederim... Mülayim, sakin, dingin bir o kadar da otoriter insan... Aslında feci duygusal, yumuşak, merhametli ama nedense son derece de sert görünüşlü, korkulası bir dede...
Geçen hafta pazar günü, akla gelmedik bir kaza başına geldi. Su şişesinde duran kobalt 2 sertleştirici maddeyi bir yudum da olsa içmiş, anında tükürmesine rağmen, o günden beri hastanede yemek borusu tahribatı nedeniyle yatıyor. Başta çok korktuk, o kadar korktuk ki şimdiki hali bile bizi şükretmeye zorladı. Bugün ilk kez birkaç kaşık çorba içmiş. Canım kocam şuan orada, ben şişko ve yorgun savaşçı evde dinlenmeye çalışıyorum.

İş saatlerim o kadar yoğun o kadar tempolu ve stresli geçiyor ki... Buraya yazmaya çalışırken bile yoruluyorum. Tek düşündüğüm şu doğum iznine biran önce çıkmak ve evimde huzurlu zamanlar geçirmek...

Yemek yapsam, yesem, tv izlesem, kısa mesafeli yürüyüşlere çıksam, film alsam, izlesem izlesem de başka dünyalara aksam... Ah rüyalar, hayaller.. Ah gönül sen neler istersin böyle...

Hiç yorum yok: